MERHABA 27!

Sevgili 26 yaşımm..

Efendi bir yaştın! Sana layık bir yıl yaşayamadım sen de biliyorsun! Çok ağladım .. Çok yoruldum.. Ama aşık oldum , yıllardır sürünen yüksek lisansımı bitirdim. İşe girdim. Tatil yaptım dostlarla.. Yeni deneyimler yaşadık birlikte.. Çokça ağladık kabul ama sen de kabul et tecrübelerimiz ve anılarımız oldu birlikte.. Şimdi senden de ayrılma zamanı.. Bana kattığın herşey için çok teşekkürler..

Şimdi git!

Yolda 27 yaşıma rastlarsan  ona neler getirmesi gerektiğini söyle..  Olur mu?!

Hoşçakal 26!

 Anne!!! Bitti.. Yetiş... 27 oluyorum!



Büyüyorumm..

Büyüdükçe  bir sürü şey kaybederek , döke saça büyüyorum..  Bazen biriktirerek, toplayarak büyüyorum.. Eşeleyerek , tökezleyerek...  Çok geriye gitmeye gerek yok sadece geçen yıla bakıyorum..

- Kimler geldi kimler geçti hayatımdann... Neler geldi neler geçti hayatımdann..

Ne çok şey değişmiş.. Ne çok şey..

Büyüyorumm!

Ruh halim "bir ağaç gibi tek ve hür" bu orman kalabalığında...

Hiç bir yıl önemli olmayan doğum günümde bu sene yalnız olacağım için içim öylesine buruk.. Yaş aldıkça daha bir duygusal oluyormuş insan bunu da öğrendim..


Büyüyorumm!

16 'lı yaşlarımda kurduğum "-ohaa 27 mi?! kazık kadar insan..Şu hareketlere bak!" cümlesindeki "kazık kadar insan" betimlemesinin öznesi haline geldiğimi korkuyla seyrediyorum. Aslında korkmuyorum da bir cılız ürpertiyor diyelim..

Hala bedenin değil nüfus cüzdanının yıllandığı yaşlar hoş.. Yüzümüze bakıp "- Aa hiç 27 gibi değilsin!" cümlelerini duymak hoş lakin sevinemiyor insan üzerinde 26+ yazan kozmetik ürünlerini gördükçe bunu yaşam tarzına gönderme alacak kadar  duygusal oluyor insan..

Akbil sesin bile değişir 27'de , GSM firmalarinin "-hey genç!" mesajları gider.. Platin üyelik paketleri gelir biz büyüdükçe..

 Her yaşın bir bunalımı var en güzel bunalımımdayım!!!

 27 yaşı da 25 gibi  bir bunalım yaşıymış efendim.. Neymiş intihar yaşıymış.. Eskiden bunalım mı vardı.. Mutluluk diye diye bizi mutsuz ettiler.. Mutlu olmak için bile sınırlar var! Bunu yaparsan mutlusun buna sahipsen mutlusun...

27 olunca 30 'a geri sayıyor insan.. 30 olunca ne değişecek onu da bilmiyorum.. Ama eski enerjim kalmaz diye sanırım bu panik! 20 'li yaşlarımın sonunda iyice sömürmek istiyorum hayatı!!!

İşten gelip kendimi yatağa atıp - yalnız ne yorulmuşum be ! cümlesini kurarken 20'lerin başındaki   3-5 günlük uykusuz hallerde neler yaptığımı düşünüp hayıflanır oldum. Eskiden gecelerce içip-dağıtıp sabah okula, sınava , gezmeye gidip deliler gibi eğlenirken.. şimdi "- sabah iş var uyuyayım!" cümlesini kurarken iyice bir paniğe kapılıyorum!

Eskiden giyinip süslenip gece klüplerinde  eğlenebilen ben şimdilerde..

"- Ahh kuzum ya ne gerek var! Önemli olan rahat olmak..  Zaten oturup 2 laf edelim ya bir rakı masasına oturalım şöyle.. Çok gürültülü olmasın! Kafam kaldırmıyor benim!" derken buluyorum.

Büyüyorumm!

Büyüdükçe toplumun beklentileri artıyor!

"Akıllı kızdır o en iyisini yapar!" cümlesindeki " her şeyi yapar" güveninin artık ruhumu okşamadığı yıllardayım... Çünkü hiç bir şey yapmak istemiyorum!

İstenilen şekilde üniversiteyi okuyup  eskilerin tabiriyle mühendis çıktım. ( 15 yaşında  avukat olmak isterken..) Yetmez ama evet dedim Yüksek lisans yaptımm  - Yüksek mühendis oldum! ( Alkış kıyamet.. )  Dil öğren dediler.. 2 dil öğrendim.  İş bul dediler.. Onu da yaptım..

Sanırım - KOCA beklentileri dışında her şeye  karşılık verdim.. Dolmada yaptım integral de çözdüm... Kimi geceler hasta bakarken sabahladım, kimi geceler rakı masasında ülke kurtarırken..  Dizimin üstüne çöküp yerde sildim, topukluları ayağıma çekip gece klübünde de aldım soluğu..

26+ yaşlarında  "Çokta umrumda ne düşünüyorlarsa düşünsünler" yüklendi bünyeme .. Milyonlarca şey umrumda olmadı..  Tatminsizlik olabilir, Gerçeklerin tokat gibi suratıma inmesi olabilir, kendimce hayatın anlamını keşfetmiş olmam olabilir.. Son yıllar öylesine salıvermiş bir hayat..  belki de hayat denen şeyin öyle altın tepside sunulan bişi olmadığını idrak etmemden kaynaklanıyordur.

Arada bir eski dostlarla bu konu konuşulur.. - Amaaan hayatını yaşa! tenkitleri alınır! Kısa sürer yine planlar yapılır ardından orda mı yesek burda mı içsek..

Silkinmek istiyorum zaman zaman ama sanırım bunun için yeterli isteğim yok! NŞA'da çoktan g*tümü toplamış evimi-yuvamı kurmuş bir dişi kuş olmalıydımm yahut kariyerinin zirvesine ulaşmış yalnız  bir kadın olmalıydım değil mi?  Kusura bakmayın canlarım.. İşte bunları başaramadım..  Bir sır vereyim mi?

Para da biriktirmiyorum ben.. Elime ne gelirse yiyip , içip , gezip tozup yiyip bitiriyorum!

Biliyorum ev almamı bekliyorsunuz ama gökyüzü benim evim!

Lütfen saygı gösteriniz!

 "TAKILMAK"

27. yılımın göz bebeği olacak kelime hissediyorum! Öylesine anlamlı , öylesine naif , öylesine sevimli bakın abileri ablaları cümle içinde kullanalım..

"- Napıosun?
-Hiç takılıyorum!"

 evde .. işte.. arkadaşlarla... takılıyorum işte yaa ne güzel kelime..  Yaptığım bu çünkü.. 27. yaşımda hayatım bundan ibaret olacak... " TAKILIYORUM"

 Büyüyorum!

Yaşadığım anların geri gelmeyeceğini biliyorum!  Ne kadar daha yaşayacağımı bilmediğimden  anların tadını yaşıyorum. Anılar biriktiriyorum!

"En güzel deniz :
                      henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk :
                        henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
                        henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
                        henüz söylememiş olduğum sözdür... " demiş Nazımm..

En güzel denizlere girdiğim , en güzel çocukların büyüdüğünü gördüğüm, en güzel günlerimi yaşadığım, en güzel sözlerimi söylediğim  güzelimm bir yaş olsun 27.

 Sevgiyle gel lütfen,  huzur getir!


Thanks for your comment